PSİKOLOJİK SAĞLAMLIĞI GÜÇLÜ ÇOCUKLAR YETİŞTİRMEK

 

 

 

PSİKOLOJİK SAĞLAMLIĞI GÜÇLÜ ÇOCUKLAR YETİŞTİRMEK

 

 

 

 

Psikolojik Sağlamlık, son dönemlerde sıklıkla karşımıza çıkan bir kavram halini aldı. Psikolojik sağlamlığı tanımlayan pek çok paylaşımı sosyal medya ortamlarında görüyoruz. Peki, bu kadar çok karşımıza çıkan psikolojik sağlamlık kavramı bize ne anlatmak istiyor? Gelin ilk olarak psikolojik sağlamlığın ne demek olduğuna bir bakalım. 

Psikolojik sağlamlık; zor deneyimler ve zorlayıcı durumlarla karşılaşıldığında bunlarla baş edebilme, uyum sağlayabilme ve esneklik becerisini kullanarak ilerleyebilme kapasitesini ifade eder. 

Psikolojik sağlamlık oldukça sık karşılaştığımız bir kavram olurken ebeveyn olarak bizler bu sürece nasıl yaklaşıyoruz?

Psikolojik sağlamlık, en temelde hepimizin içinde olan doğuştan getirdiğimiz bir beceridir. Örneğin yaşamın ilk yıllarında karşılaştığımız tüm güçlüklerde hayatta kalabilme mücadelesi veriyor, sürece uyumlanmaya çalışıyoruz. Bunun yanı sıra psikolojik sağlamlık, her ne kadar doğuştan getirdiğimiz bir beceri de olsa gelişimsel süreç içinde desteklenmesi ve güçlendirilmesi son derece kıymetlidir. Yaşamlarımızda etkin bireyler olabilmek için psikolojik sağlamlık oldukça önemlidir. Bu anlamda yapılan birçok bilimsel çalışma genetik ve çevresel faktörler; mizaç ve ilişki kurma tarzlarımızın psikolojik sağlamlığı etkilediğini ortaya koymaktadır. 

 

 

 

 

 

 

Ebeveyn Olarak Bu Süreçteki Rolümüz

Psikolojik sağlamlık kavramıyla bu kadar sık karşılaşıyor olmamıza rağmen ebeveyn olarak çocukların bu alanda kendilerini geliştirebilmeleri için uygun alanı ne kadar tanıyor, çocuklarımızın esneklik kazanmasına ne kadar izin veriyoruz? Özellikle okul öncesi dönem çocukların psikolojik sağlamlık becerisini geliştirebilmesi için en kritik dönemlerden biridir. Çocuklarımız hayatı deneyimlerken ebeveyn olarak bizler birer eşlikçi olarak tüm süreçte yanlarındayız evet ama bazen kendi beklentilerimiz, istek ve hayallerimiz bunun çok ötesine geçebiliyor. Örneğin okul sürecinde çocuğumuz üzgün olduğunda; arkadaşlarıyla bir problem yaşadığında, arkadaşları onu oyunlarına almadığında ya da etkinliklere katılma konusunda isteksiz olduğunda, okuldan gelen mutsuz bir fotoğrafta alarm durumuna geçebiliyor ve duruma hızla müdahale etme girişiminde bulunabiliyoruz. Peki bu gerçekten gerekli mi? Çocuklarımız sadece güldüğünde, mutlu ve keyifli olduğunda mı büyüme tam anlamıyla sağlanıyor? 

Okullar çocukların kendilerini keşfettikleri, bir birey olarak hayatı deneyimledikleri ve etkileşim kurdukları en kıymetli yerlerdir. Bu nedenle çocuklarımıza psikolojik sağlamlığı (psikolojik esnekliği ya da en temelde baş etme becerisini) kazandırabileceğimiz en kritik alanlardan biridir. Psikolojik sağlamlık çocukların deneyimledikleri duygunun içinde kalmasına izin verdiğimiz sürece güçlenir ve gelişir. 

Çocukların her zor durumunda ebeveyn olarak problemleri çözmek elimizi uzatmak ileride çocukların bağımsız bireyler olarak hayatı deneyimleyebilmesinin önünde bir engel oluşturacaktır. Elbette bu noktadaki sınır çok kıymetli. Gerçekten müdahale edilmesi gereken noktalarda okul bunu size ileterek sürecin sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi için desteğinizi isteyecektir. Kendi kaygılarımızı, zorlanmalarımızı bir kenara bırakarak okula güvenmek; iş birliğine açık bir şekilde çocuk odağında süreci yürütmek çocuklarınıza verebileceğiniz kıymetli bir güç olarak geri dönecektir.

 

 

 

                                                                                                                                      

                                                                                     PSK.DAN.BEYZA DOKUYUCU