Küçük Bedende Büyük Duygular: Çocuklarda Öfke Patlamalarına  Nasıl Eşlik Edelim?

Öfke, 3–6 yaş döneminde en sık gördüğümüz duygulardan biri. Aslında öfke, çocuklar için tehlikeli ya da “yasak” bir duygu değildir; aksine, gelişimin doğal bir parçasıdır. Ancak çocuklar bu dönemde duygularını kelimelere dökmekte zorlandıkları için öfke zaman zaman bir “patlama” şeklinde ortaya çıkabilir. İşte tam da bu anlarda yetişkinin nasıl davrandığı, çocuğun duygu düzenleme becerisinin temelini oluşturur. 

  1. Öfke Patlamasını Bir İletişim Mesajı Olarak Görün 

Çocuk, öfkelendiğinde aslında bize “bir şeye ihtiyacım var ama nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum” mesajını verir. Bu ihtiyaç; sınır, güven, görülme, anlaşılma, yorgunluk, açlık ya da fazla uyarılmışlık olabilir. 

Bizim görevimiz: davranışı değil ihtiyacı duymak. 

  1. Önce Sakinlik – “Duygusal Bulaşmayı” Kesmek 

Çocuklar yetişkinin duygusuna çok hızlı uyumlanır. Bu yüzden ilk adım, bizim nefesimizi düzenlememizdir. Sessiz, yumuşak ama kararlı bir tonla yaklaşmak çoğu zaman çocuğun gerginliğini düşürür. 

Okulda genellikle şöyle derim: “Şu an çok zorlanıyorsun, fark ediyorum. Ben buradayım, birlikte sakinleşebiliriz.” 

Bu cümle çocuğa hem güven verir hem de yalnız olmadığını hissettirir. 

3. Fiziksel Güvenliği Sağlayın Ama Kontrol Etmeye Çalışmayın 

Öfke anında çocuk kendine zarar verebilecek davranışlara yöneliyorsa nazik ama kararlı bir şekilde alanı güvenli hâle getirebilirsiniz. 

Ancak fiziksel müdahale sadece güvenlik amaçlı olmalı, “durdurma/cezalandırma” amacı taşımamalı. 

4. Duyguyu İsimlendirin – “Hissettiğini Anlıyorum” 

Bu yaş grubunda duygu sözcükleri hâlâ gelişmektedir. Bizim vereceğimiz her duygu kelimesi, çocuğun iç repertuvarına eklenir. 

Örnek: 

• “Kırıldın, o yüzden bağırıyorsun.” 

• “Oyuncağı vermek zor geldi, bu seni kızdırdı.” 

• “İstediğin olmadı diye hayal kırıklığı yaşadın, fark ediyorum.” 

Çocuk anlaşıldığını hissettiğinde genellikle ağlamaya döner — bu, sakinleşmenin başladığının işaretidir. 

5. Düzenleyici Eşlik – “Beraber sakinleşelim” 

Okulda en sık kullandığım yöntemlerden bazıları şunlar: Derin nefes oyunları (“Balon nefesi yapalım mı?”), su içme molası, duyusal materyaller (streç toplar, kumaşlar, küçük ağırlıklar), sakin köşe uygulamaları, 5 duyuda sakinleşme mini rutini 1 şey kokla – 1 ses dinle – 1 şeye dokun… 

Amaç çocuğu susturmak değil, sinir sistemini regüle etmektir. 

Evde Ailelerin Yapabilecekleri 

Ailelerin kriz anında nasıl eşlik ettiğini görmek, okul sürecinin etkisini katlar. Evde uygulanabilecek basit ama güçlü destekler: 

1. Günlük mini rutinler oluşturun 

Rutin; çocuğun beynine “güvendeyim” mesajı verir. Uyku, yemek ve oyun saatlerinin çok dağılmaması öfke krizlerini azaltır. 

2. Duygu kelimelerini sık sık modelleyin 

• “Ben de yoruldum, biraz dinlenince daha iyi hissederim.” 

• “Şu an sinirlendim, iki nefes alıp sakinleşeceğim.” 

Ebeveyn duygusunu düzenleyip ifade ettiğinde çocuk da öğrenir. 

3. Sakinleşme köşesi evde de olabilir 

Küçük bir minder + sevdiği bir oyuncak + duyusal bir materyal bile yeterlidir. Ama ceza köşesi değil; “rahatlama alanı” olduğunun altı çizilmelidir. 

4. Kriz geçtikten sonra kısa sohbet 

Kriz anında açıklama yapılmaz; beyin kapalıdır. Sakinleştikten sonra şöyle bir konuşma yeterlidir: “Az önce çok sinirlenmiştin, zor bir andı. Bir dahaki sefere nasıl yardım edebilirim?”. Bu sohbet çocuğun “öğrenme” alanını güçlendirir. 

5. Aile de kendi sakinleşme yöntemlerini bulmalı 

Çocuklar özellikle öfke anında yetişkinin enerjisini birebir kopyalar. Ebeveynin kendini düzenleyebilmesi, kriz yönetiminin en büyük destekçisidir. 

Özetle öfke patlamaları, bir davranış sorunu değil; gelişmekte olan bir beynin “yardım çağrısıdır”. Biz yetişkinler doğru eşlik ettiğimizde, çocukların duygu düzenleme becerileri güçlenir, krizler hem daha seyrek hem daha kısa yaşanır. 

Okuma önerisi: Tırtık Tütüyor! – Robert Starling 

Psk. Ecem ÇEVİKBAŞ