Takıntılar

ÇOCUKLUK DÖNEMİ YOĞUN İLGİ ALANLARI

DİNOZORLAR, TRENLER, PRENSESLER, ATLAR…

4 Yaşındaki erkek çocuğu tren lokomotiflerine ve lokomotife benzeyen her şeye karşı yoğun ilgi duymaktadır. 18 Aylık olduğu dönemden itibaren trene benzeyen her şeyi işaret etmeye başlamıştır. 2. Yaş gününde kendisine hediye edilen Thomas (bir çizgi film treni) oyuncak setiyle saatlerce oynamaktadır. Hatta trenle birlikte uyumaktadır. Ebeveynlerinin açtığı tren videolarını tekrar tekrar izlemektedir. Kitapçıya her gittiklerinde trenlerle ilgili bir kitap aldırmaktadır.

3.5 Yaşında kız çocuğunun elbise ve etek giyme konusundaki ısrarları yaklaşık 2 yaşında başlamıştır. Etek dışında hiçbir şey giymemek için her gün direnmiş ve kreşten eve döndüğü gibi tekrar etek giymeye çalışmıştır. Hatta durumu abartarak prenses kostümlerine geçiş yapmıştır. Havalı ayakkabılar ve takılarla kıyafetini süslemeye başlamıştır. Arkadaşları ve ailesi ona sık sık süslü elbiseler ve prenses kostümleri hediye etmiştir. Böylece koleksiyonunu daha da geliştirebilmiştir.

Yukarıdaki örnekler size tanıdık geliyor mu? Eğer siz de benzer durumları çocuğunuzla yaşıyorsanız yalnız olmadığınızı bilmelisiniz. Ebeveynleri endişelendiren, evdeki gerilimi arttıran, çocukların belirli konulara takılıp kalmasına neden olan çocukluk dönemi takıntıları sanıldığı gibi zararlı mıdır? Bir sorun göstergesi midir? Eminiz sizin de zihninizi kurcalayan sorulardır.

Çocukluk Döneminde Takıntılar Olması Normaldir

Küçük yaştaki çocuklar kendilerini güvende hissedebilecekleri nesne ya da durumlara ihtiyaç duyarlar. Güven duygusunu sağlamak için takıntılı davranışlarla kendilerini rahatlamaya çalışabilirler. Bir nesne ya da konuya yönelik yoğun ilgi duyma yaklaşık olarak 18 ay civarında başlayabilir. Çocuklar bağlanma nesnesi olarak kabul ettikleri oyuncaklara, battaniyeye ya da biberona karşı takıntılı davranışlar gösterebilir. Her yere ‘o’ eşyayla gitmek isteyebilir. Bağlanma nesneleri yavaş yavaş yerlerini farklı obje ya da oyuncaklara bırakabilir. Pek çok çocuk uzmanlar tarafından ‘çocukluk çağı yoğun ilgi dönemi’ olarak adlandırılan süreçleri yaşar. Atlardan prenseslere, iş makinalarından dinozorlara kadar değişen bu yoğun ilgileri ve takıntıları bazen can sıkıcı noktaya gelebilir.

Takıntılar Her Zaman Zararlı Değildir, Çocuğunuzu Vazgeçirmeniz Gerekmez

Çocukların yoğun takıntıları ebeveynleri yorsa hatta bazen sinir bozucu olmaya başlasa bile faydalı oldukları alanlar da vardır. 2008 Yılında yayınlanan bir araştırmaya göre belirli bir konuya yönelik ilgi, öğrenme üzerinde bir takım faydalar sağlamaktadır. O konuya özgü bilgi ve kelime dağarcığı artmaktadır, dikkat süresi uzamaktadır ve bilişsel anlamda daha karmaşık süreçler desteklenmektedir (trene benzeyen eşyaları gruplama, ayrıştırma gibi).

Okulöncesi dönemdeki ilgiler ve bu ilgilerin yetişkinler tarafından desteklenmesi çocuğun öz kimliğini oluşturmasını destekler. Aynı zamanda çocukta öğrenme isteği doğmasını sağlar. İlgi duydukları alan hakkında yeni bilgiler öğrenmeye çalışırlar sorular sorarlar. Dinozorlara karşı ilgisi olan bir çocuğu düşünün. Telaffuz etmesi ve akılda tutması oldukça zor olan dinozor isimlerini rahatlıkla söyleyebilmekte, dinozorları görünüşlerine, yeme biçimlerine göre gruplayabilmektedir. Bu yaşınızda siz bunu yapabiliyor musunuz?

Belirli bir konuda yoğun bilgiye sahip olmak ve bunu çevresindekilerle paylaşabilmek çocukların özgüvenlerinin artmasını sağlamaktadır. Bilgilerinin doğruluğuna güvenen çocuklar bunu arkadaşlarıyla ve kendilerinden yaşça büyük olan kişilerle paylaşmaktan çekinmemekte, daha girişken davranabilmektedir.

Yoğun İlgiler Üzerinde Ailenin Etkisi Var Mıdır?

Çocukluk dönemi ilgileri çocuğun içinden gelen doğal yapılardır. Bu konular hakkında konuşmak çocuğa içsel motivasyon ve doyum sağladığı gibi dışsal destekler de çocuğun belirli konulara karşı ilgisini arttırır. Dışsal motivasyonu sağlayanlar aile ve çocuğun yakın çevresidir. Aileler olarak çocuğumuzun belirli bir konudaki bilgi dağarcığını arttırmak ve onu mutlu etmek için elimizden geldiğince destekleriz. Ancak yapılan çalışmalarda çocukların ilgi alanlarına aşırı bağlı hale geldiğinde antisosyal davranışlar görülebildiği ortaya konmuştur. Aileden de ilgisini/takıntısını destekleyecek tepkiler görmesi çocuğun başka alanlara karşı kapalı kalmasına neden olur.

Bazı çocuklar için ilgiler bu noktada işlevselliğini kaybetmeye başlar. Gerçek dünyayla çocuğun bağlantısı kesilir. İlgi duyduğu konu dışındaki her şeye karşı tepkisel davranmaya başlar. Yeni öğrenmelere kendisini kapatır. Trenlere yoğun ilgisi olan çocuğu düşünelim.. Çocuk okulda sadece tren resimlerinin olduğu kitapla ilgilenmektedir.

Öğretmeni çocuğun kitabın kölesi haline geldiği ve başka kimseyle paylaşmak istemediğini belirtmektedir. Sonunda kitap rafın görünmeyen bir köşesine kaldırılmıştır ve çocuğun bağımlılığı önlenmiştir. Dinozorlara ilgisi olan başka bir çocuk sınıfta arkadaşlarına dinozor gibi sesler çıkararak yaklaşmakta, onları korkutmakta ve emekleyerek dinozorculuk oynamakta ısrar etmektedir.

Bu gibi sosyal etkileşimi ketleyen durumlar çocuğun ilgilerinin kısıtlamasını gerekli kılar. Çocuğun ilgisi dışındaki konulara kendini kapatması ve sosyal uyumunun bozulmaya başlaması alarm çanlarının çalmaya başladığını gösterir. Çocuğun grup uyumunu yeniden sağlamak için ilgisi yönlendirilmelidir.

Çocuğunuzun Takıntılarıyla Nasıl Başedebilirsiniz?

Her akşam aynı kitabı okumak istediğinde, sürekli pembe renk giymek için tutturduğunda endişe duymakta haklısınız. Aslında bu bağımlılıklar bir bakıma çocuğun kendini güvende hissetmesini sağlar. 2 yaş döneminde olayları ve çevrelerini kontrol edebildiklerini fark ederler. Bu nedenle istekleri konusunda inatçıdırlar. Sık sık hayır derler. Kendi ihtiyaçlarına, rahat hissettiği durumları sürdürmeye odaklıdırlar. 3 yaş döneminde benmerkezci düşünce yapısı azalmaya başlasa da merak oldukça yüksektir. Farklı olay ve durumlara takıntılı davranışlar gelişebilir. Aynı çizgi filmi tekrar tekrar izlemek, aynı masalı sürekli dinlemek isteyebilirler. Bu tarz yoğun ilgi alanları okulöncesi dönemde oldukça normal ve sıklıkla karşılaşılan durumlardır. Ancak şiddeti ve sıklığı çocuğun sosyal hayatını olumsuz etkiliyorsa, ilkokul döneminde de aynı yoğunlukta devam ediyorsa müdahale etmek gerekecektir.

Abartılı takıntılara örnek olarak; köpekleri çok seven kızın her ortamda sanki kendisi köpekmiş gibi davranmaya çalışması, örümcek adamı çok seven çocuğun her yere örümcek kostümüyle gitmek istemesi ve yıkanması için bile olsa üstünden çıkarmaya tahammül edememesi..

Ebeveynler olarak çocuklarımızın yoğun ve özel ilgi alanlarını pozitif gelişim için yönlendirmenin farklı yolları vardır. Bu noktada ilgi alanlarının ve oyuncakların cinsiyeti olmadığını hatırlamanızda fayda var. Kız çocuğunuz dinozorlara ilgi duyabilir ve sürekli dinozor oyuncakları almak isteyebilir. Aynı şekilde erkek çocuğunuz da bebeklere ilgi duyabilir bez, porselen, büyük, küçük bir sürü bebeği alıp oynamak isteyebilir. Bu sizi korkutmasın ve ilgisini sert tepkilerle ketlemeyin.

Çocuklar Büyüdükçe İlgilerinin Yoğunluğu Azalır

İlkokul dönemine yaklaştıkça yoğun ve takıntı boyutundaki ilgilerinin azaldığı görülür. Çevreyi merak etmeye ve daha ayrıntılı sorular sormaya başlarlar. İlgilerini çeken konu hakkında daha doyurucu ve kapsamlı bilgiler edinebilirler. Aynı zamanda dikkatlerini yoğunlaştıracakları ve kendilerini bilişsel olarak doyuran pek çok farklı konuya maruz kalırlar. Kısıtlı ilgi alanlarını doyuracak yeterli materyali bulamazlar. Örneğin arabalara ilgisi olan bir çocuk ilkokula başladığında sınıfta farklı türlerdeki arabaları fazla bul amaz, öğretmenine konuyla ilgili soru soracak fırsatı olmaz çünkü öğretmen daha ciddi konulardan bahsediyordur. Bu durumların hepsi erken çocukluk döneminde görülen ilgilerin yoğunluğunun azalmasını sağlar.

Aynı zamanda arkadaş grubunda popüler olan konular çocuğun ilgisini çekmeye başlar. Gruba dahil olmak ve sosyal kabul için gündemde olan konulara yoğunlaşır. Kişisel ilgi alanlarından uzaklaşır.

Takıntı / İlgilere Karşı Ebeveynlerin Yaklaşımı Nasıl Olmalı?

Çocukluk dönemi takıntılarıyla başetmek için ilk adım; bu davranışların yoğun obsesyon kaynaklı mı yoksa sağlıklı gelişim göstergesi olan ilgi alanları mı olduğunu ayırt etmektir. Takıntının çocuğun sosyal ilişkilerini, yeni öğrenmelere karşı durumunu, gelişimine olumlu etkisi olup olmadığını takip ederek nasıl yaklaşacağınızı belirleyebilirsiniz.

Çocuğunuzun Güven Alanına Saygı Duyun

Çocuğunuzun yoğun olarak ilgi duyduğu alanları kabul etmeniz ve vazgeçmesi için zorlamamanız gerekir. İlgi duyduğu alan hakkında onunla inatlaşmamalısınız. Ne kadar saçma, senin yaşında çocuklar arabalarla bu kadar çok oynar mı? Gibi aşağılayıcı ve onu kabul etmediğinizi hissettiren cümleler kurmamalısınız.

Takıntılı davranışlar karşısında olumlu ya da olumsuz tepki aldığını görürse bunu bir ilgi çekme yolu olarak benimseyebilir. ‘Ben bir kediyim’ diyorsa onun sevimli bir kedi olduğunu söyleyin ve bir süre kedi olarak çocuğunuzla oyun oynayın. Eğer size kedi olduğunu ilk söylediğinde konuşarak bir kedi olmadığına ikna etmeye çalışırsanız oyun daha da uzar. Sizinle çatışma ya başlar.

Gerilim Noktalarını Belirleyin

Küçük çocuklar kaygılandıklarında duygularını açıklayacak yeterli dil ve bilişsel gelişime sahip değildir. Örneğin sabahları siz aceleyle evden çıkmaya çalışırken çocuğunuz oyuncak tavşanını da yanınıza almanız için kapıdan geri dönme konusunda ısrar eder. Eğer onun tavşan konusunda hassas olduğunu biliyorsanız inatlaşarak ve tavşanı almadan zorla evden çıkarmayın. Çocuğunuzun hassas noktasını kabul edin.

Sabahları belirli bir rutin oluşturun okula hazırlanırken tavşanı da hazırlaması ve yanına almasını içeren bir sabah programı hazırlayabilirsiniz. Çocuğunuz çantasını aldığı şekilde tavşanı da alır. Bir süre sonra tavşan okula alınmaz ama arabada bırakılır, zamanda arabaya alınmaz evde bırakılır.. Aşamalı olarak, kaygı düzeyini arttırmadan tavşanla arasına mesafe koyabilirsiniz. Zihninde güvenebileceği bir şema oluşmasını sağlamış olursunuz.

Duygusal Patlamalara İzin Verin

Ebeveyn olarak çocuğunuzla güzel vakit geçirmek için planladığınız günlerin nasıl tepetaklak olabileceğini biliyoruz. Eğer çocuğunuzun favori oyuncağını yanınıza almayı unuttuysanız günün nasıl geçeceğini siz de tahmin edebilirsiniz. Böyle durumlarda sevebileceği başka bir oyuncak ya da aktiviteyle dikkatini dağıtmaya çalışın. Dikkatini dağıtmanız sakinleşmesini sağlamazsa o an neden kriz yaşadığını hatırlayın. Bağlılık duyduğu bir nesne yanında olmadığı için çocuğunuz kendisini güvende hissetmiyor. Yaşadığı krizin nedeni tam olarak bu. ‘Çok sevdiğin oyuncağın yanında olmadığı için üzüldüğünü biliyorum ama şuan yanımızda değil.’ Şeklinde bir açıklama yapın onu anladığınızı belirtin ve onu sakinleşmesi için rahat bırakın. Bu süreçte onu ikna etmek zorunda olduğunuzu düşünmeyin. Konuşmaya çalışmayın, bırakın rahatlasın.

Psk. Diyar Meriç UÇAK