OYUN, BAĞLANMA İÇİN BİR ARAÇ OLABİLİR Mİ? 
 ‘Oyunun iyileştirici gücü hakkında ne kadar az şey 
biliyoruz. Anne babalar tanıyorum; Benim çocuğum oyun 
oynamayı sevmez, biz genellikle kitap okuruz diyen. Eşini, itiş 
kakış oyunuyla zaman harcadığı için eleştiren anneler 
duyuyorum. Oyunu  bir zaman kaybı görüp, öğretmeyi 
önemseyen aileler biliyorum. Bir de oyun oynamayı bilmediği 
için çocuğuyla oynayamayan yetişkinlerin suçluluk 
duygularını tanıyorum.’ 
Nilüfer DEVECİGİL 
Oyun Oynama Sanatı, Önsöz’den alıntıdır. 
Teoriden… 
 Tüm memeli hayvanlar oyun oynarlar. Oyun yetişkin olduklarında ihtiyaç duyacakları sosyal ve yaşamsal becerileri geliştirmeleri için olanak sağlayan bir alandır. Aynı şekilde insan yavruları da duygularını işlemeyi ve uygun tepkiler vermeyi oyun yoluyla öğrenirler. Çocuğunuzla oyun oynarken kurduğunuz göz temasının, sevgi dolu dokunuşların, ses tonunuzun sinir sistemini regüle ettiğini ve ayrılık kaygısı gibi pek çok ilişkisel süreçte iyileştirici etkisi olduğunu biliyor muydunuz? Peki oyun oynayarak çocuğunuzla aranızdaki bağı güçlendirdiğinizi fark etmiş miydiniz? 
 Her gün, günün farklı saatlerinde çocuklar karmaşık duygularla baş etmek durumunda kalır. Korku (ya yatağın altında bir şey varsa), kıskançlık (ya kardeşini ondan daha fazla seviyorsanız), aşağılanma (öğretmeninin söylediği bir şey nedeniyle bütün arkadaşları ona gülmüş olabilir), panik (ya tuvalete zamanında yetişemediyse), öfke (ama benim sıramdı!), hayal kırıklığı (kimse benim ne istediğimi umursamıyor)... Büyüme sürecinde karşılaşılan zorluklar her yaştaki çocuk için farklı duyguların ortaya çıkmasına neden olur. Çocuklar bu  
 
 

 
duygularını oyun sayesinde dışavurabilirler ve iyileşme de yine oyunla gerçekleşir. Özellikle gülmek vücut kimyasını değiştirir ve stresin azalmasını sağlayan hormonların salınımını arttırır. Çocukların en etkili öğrenme yoludur. Duygusal bir konuyu oyun yolu ile çocuğunuza verdiğinizde daha kolay kavrar. Ayrıca oyun sayesinde bağlanma hormonları olarak da bilinen hormonların miktarı da artar. 
Çocuklar yetişkinlerden daha fizikseldir. Ağır duygular yaşadıklarında vücutları tüm negatif enerjiyi boşaltmak ister. Çocukların yetişkinlerden daha hareketli olmalarının nedenlerinden biri budur. Bunu avantaja çevirmek de bizim elimizdedir. Çocuklarla fiziksel oyunlar oynadığımızda kıkırdarlar, terlerler ve çığlıklar atarlar. Enerjiyi bu şekilde atamazlarsa öfke ve ağlama krizleri ortaya çıkar, vücut kendini şarj etmenin farklı yollarını arar. İster inanın ister inanmayın, kendimizle taşıdığımız gerilim ve stres bizi daha yorgun yapar. Oyun oynadığımızda reşarj oluruz ve çocuklarımızda olduğu gibi stres hormonları azalır. Günü tamamlamamıza yetecek enerjiyi bulmamızı sağlar.  
Bu yazıda oyunun iyileştirici etkisini hayata geçirmenize yardımcı olacak pratik örnekler bulabilirsiniz. Öğretmeye, çocuğu yönlendirmeye çalışmadan, bildiğimiz klasik oyun biçimlerinin etkisini birlikte keşfedelim. 
Sizinle dalga geçiyorsa.. 
 ‘Sarılma zamanın mı geldi, haydi o zaman!’ diyerek çocuğunuzu kucaklayın. Ama bu uzuuuun bir kucaklama olsun. O kıvranmaya ve kaçmaya çalışana kadar kucaklamaya devam edin, hemen bırakmayın. Her ne kadar öncesinde size sataşmış olsa da kıvranmaya başladığında biraz daha sıkı sarılın ve ‘Ben de sana sarılmayı çok seviyorum! Seni hiç bırakmak istemiyorum. Söz veriyorum seni yakında tekrar böyle kucaklayacağım!’ diyerek serbest bırakın. Kocaman içten bir gülümseme ile kucaklaşma seansını bitirin ve ‘Sağol, buna gerçekten ihtiyacım vardı’ diyin.  
Çocuğunuz ‘huysuz’ olduğunda.. 
‘Hayır’  modunda olduğunu görüyorum. Bir fikrim var. İstediğin kadar çok HAYIR demeni istiyorum. Ben EVET diyeceğim ve sen aynı ses tonuyla HAYIR diye cevap vereceksin. Fısıldarsam sen de fısılda, bağırırsam sen de bağırarak HAYIR de! 
Bu oyun sırasında sesinizi gittikçe arttırmanız ve sonunda haykırarak EVET!, HAYIR! Diye bağırmak çocuğunuzun enerjisini dışavurmasına yardımcı olacaktır. Enerjisini kanalize edebildiğinde eğlencenin tadını çıkarmaya başlar ve huysuzluğu azalacaktır.  
 
Heyecanlı bir çocuk.. 
 ‘Şu an çok enerjiksin. Bu kadar enerji ile ne yapabiliriz? Etrafında dönme oyunu oynamak ister misin? Gel güvenli bir alan yaratalım ve birlikte dönelim.’ 
 Çocuğunuzla birlikte dönebileceğiniz güvenli bir alan bulun. Etrafta sivri köşeler, başka çocuklar gibi tehlike yaratabilecek unsurlar olmadığından emin olun. Kendi etrafından döndürün, zıplamasına, koşmasına oturup kalkmasına fırsat verin. Yorgunlukla yere yığıldığında yanına yaklaşın ve birlikte 3 derin nefes alıp verin. Daha sonra kitap okumaya ya da koltukla sarılarak gününün nasıl geçtiği hakkında sohbet edebilirsiniz. 
Çocuğunuz kendisini güçsüz hissederse.. 
Çocuğunuzun daha güçlü, daha zeki olan olmasına izin verin. Onu şimdi yakalayacağınızı ve ona patronun kim olduğunu göstereceğinizi söyleyerek peşinden koşmaya başlayın. Ama tam yakaladığınız zaman takılıp düşün, elinizden kaçırın ve sizi yenmesine izin verin.  
Ona bir kumanda verin sizi harekete geçirme, durdurma, geri sarma gibi tuşları kullanarak yönlendirebileceğini söyleyin. Ya da ‘Çak bakalım’ yaparken sizi yere sersin. Başka bir oyunda ona yastık verebilir ve size vurabileceğini söyleyebilirsiniz. Size her vurduğunda yere düşün! Çocuğunuz kıkırdamaya devam ettiği sürece oyunu sürdürebilirsiniz. Oyun sırasında gücü eline geçirdiği roller edinmek çocuğunuzun saldırgan davranışlarının artmasını teşvik etmez! Aksine günlük hayatta ebeveynlerine karşı yaşadığı güçsüzlük hissi ile baş etmesini kolaylaştıracaktır.  
Oyunda hile yapıyorsa..  
 ‘Artık yeni kurallarımız var sanırım.. Nasıl oluyor da her zaman sen kazanıyorsun? Ben kaybetmekten nefret ediyorum!’ diyerek başlayabilirsiniz. Bu oyunda çocuğunuz size gülmeye başlayana kadar biraz abartılı şekilde kaybeden kişi rolünü oynamanız gerekmektedir. 
Saldırgan davranışları arttıysa..  
 Çocuklarınız sakin bir durumdayken ‘Şimdi birbirinizle kavga etmeye başlar mısınız?’ diyin ve haber spikeri gibi rol yapmaya başlayın. ‘Evet sevgili izleyiciler bu akşam haberlerde birbiriyle anlaşamayan iki kız kardeşi izleyeceğiz. Aralarındaki sorunu çözebilecekler mi? Haydi gelin birlikte canlı olarak izleyelim. Büyük kardeş baskı kurmaya çalışırken küçük olanın nasıl baş kaldırdığını gördünüz mü? Her ikisi de aynı miktarda kurabiye istiyorlar! Bu sorunu  
 

 
çözebilecekler mi? Dolapta herkese yetecek kadar fazla kurabiye olduğunu fark edebiliyorlar mı? Bizimle kalın..’ çocuklarınız sizi dinlerken kıkırdayacak ve aralarındaki gerilim azalacaktır. Öfke yerine eğlence ortaya çıkacaktır. 
Bağ kurabilmek için.. 
Bir yastık savaşı ya da güreş oyunu başlatın. Çocuğunuzun eline bir yastık verip onu elinden kapmaya da çalışabilirsiniz. Bu oyun sırasında onun kazanmasına izin verin. Çocuklar bazen iplerin kendi ellerinde olduğunu hissetmeye ihtiyaç duyarlar. Bu oyunlar sayesinde anne babanın sınırları karşısında kendisini güçsüz hisseden çocuklar gücü tekrar ellerine aldıklarını hissedebilirler. Bunu bir oyun sırasında yapmak da sizin gerçek hayattaki sınırlarınızı değiştirmemenizi sağlar.  
Çocuğunuz mutlu olduğu ve güldüğü sürece oyun kaygı azaltma ve iyi hali pekiştirme görevlerini yerine getiriyor demektir. Bu oyunu sık sık oynamak isterse sakın şaşırmayın.  
 
KİTAP ÖNERİSİ: Oyun Oynama Sanatı , Aletha SOLTER 
                              Işığın Yolu, Nilüfer DEVECİGİL